Telefonum elimde . Kaçıncı defadır turluyorum rehberin içinde bilmiyorum . Elim uzanıp da kimseye bir şey yazamıyor. Ve yine yalnızlık sarıveriyor . Gecenin bir yarısı bir köşede ben , bir köşe de o . Bütün hüzünlü şarkıları tüketmeye karar veriyoruz . Tadı acı olan ne varsa ortaya dökelim dedik . Anılar fırladı kutulardan , mektuplardan , fotoğraflardan , teki kayıp bebeklik patiğimden ... Göz yaşlarımın arasına kaçamak gülümsemelerimde sırnaştı . Yeniden aynı şey geçiyor aklımdan : o günlerde ki gibi masum olsa her şey . Hayalperestlik işte . Uslanmayan bir çocuğum ben . Israrla aynı şeyi istiyorum hayattan . Her ne kadar pas tutmuş olsa da dünya , hâla tertemiz bir şeyler var . O ve ben farklı doğrulardaysak bile birbirimize doğru ilerliyoruz . Elbet bir kavuşma noktasına varacağızdır .
10 Eylül 2010 Cuma
2 Eylül 2010 Perşembe
come with the wind
sonbaharın ilk rüzgarı esen . benim duygularımın ise sayısını unuttuğum savruluşu bu. gittikçe azalıyor ya da sahteleşiyorlar sanki .insanlardan midem bulanıyor artık . ne kadar çok maskesi var hepsinin . ne kadar basitleşmiş her şey . ama olan her şeye rağmen kıyımda köşemde kalan umutlarım var benim . bir kahramanım var bir yerlerde . ve ben oyuncağını bekleyen minik bir kız gibi gözlerim yolda bekliyorum . her rüzgarda gelip elimi tutmasını ümit ediyorum . bu yüzdendir belki de rüzgara olan hayranlığım . daha da üşümek için rüzgarın kollarına atılışım . rüzgar artık kalbimin çatlaklarına ulaştı . peki artık saklandığın yerden çıkma zamanı gelmedi mi ?
Kaydol:
Kayıtlar (Atom)