Powered By Blogger

10 Eylül 2010 Cuma

          Telefonum  elimde  . Kaçıncı  defadır  turluyorum  rehberin  içinde  bilmiyorum . Elim  uzanıp  da  kimseye  bir  şey  yazamıyor. Ve  yine  yalnızlık  sarıveriyor .  Gecenin  bir  yarısı  bir  köşede  ben , bir  köşe  de  o . Bütün  hüzünlü  şarkıları   tüketmeye  karar   veriyoruz . Tadı  acı  olan  ne  varsa  ortaya  dökelim  dedik . Anılar  fırladı  kutulardan , mektuplardan , fotoğraflardan , teki  kayıp  bebeklik  patiğimden ... Göz  yaşlarımın  arasına  kaçamak  gülümsemelerimde  sırnaştı  . Yeniden  aynı  şey  geçiyor  aklımdan : o  günlerde  ki  gibi  masum  olsa  her  şey . Hayalperestlik  işte . Uslanmayan  bir  çocuğum  ben  . Israrla  aynı  şeyi  istiyorum  hayattan  . Her  ne  kadar  pas  tutmuş  olsa da   dünya , hâla  tertemiz  bir  şeyler  var . O  ve  ben  farklı  doğrulardaysak  bile  birbirimize  doğru  ilerliyoruz . Elbet  bir  kavuşma  noktasına  varacağızdır .

2 Eylül 2010 Perşembe

come with the wind

       sonbaharın  ilk  rüzgarı  esen . benim duygularımın  ise  sayısını  unuttuğum savruluşu  bu. gittikçe  azalıyor  ya  da  sahteleşiyorlar  sanki .insanlardan  midem  bulanıyor  artık . ne kadar  çok maskesi  var hepsinin  . ne  kadar  basitleşmiş  her  şey . ama  olan her şeye  rağmen  kıyımda  köşemde  kalan  umutlarım  var  benim . bir  kahramanım   var  bir  yerlerde . ve  ben  oyuncağını  bekleyen  minik  bir  kız  gibi  gözlerim  yolda  bekliyorum . her  rüzgarda  gelip elimi  tutmasını  ümit  ediyorum . bu  yüzdendir  belki de  rüzgara  olan  hayranlığım . daha  da üşümek  için  rüzgarın  kollarına  atılışım . rüzgar  artık  kalbimin  çatlaklarına  ulaştı . peki  artık   saklandığın  yerden  çıkma  zamanı  gelmedi  mi ?